Tempus, kutsal Arestefelon Tapınağı'nın ana odasında oturuyordu. Kendi düşüncelerine dalmış, etrafının farkında değildi. Koca koca sütunlar onun yanında daha kısa görünüyor, granit taş heykeller onun yanında zayıf kalıyordu. Yaradılış'ta yaratılan ilk tanrı Tempus, yaptığı seçimler konusunda emin değildi. İçine bir şüphe düşmüştü. Efendisinin isteği yönünde miydi tuttuğu tarafın emelleri? Hâlâ bu konuda pek bir şey öğrenememişti ama en yakın zamanda kutsal olmayan yerlere inip araştıracaktı elbette. Kılıcı ve kalkanı sırtında, rahip çekicine benzer kısa saplı çekici ise belindeydi. Efendisinin düzeni sağlaması için verdiği bu silahlar gerçekten çok güçlüydüler. Arestefelon Tapınağı'nın kutsallığını aşıyordu güçleri. Tempus gururla elini çekicinin sapı üzerine koyarken düşünmeye devam etti. Arada bir geçen tapınak görevlileri dışında kimse yoktu ortalarda. Dışarıdan esip gelen rüzgar sarı saçlarını havalandırırken mavi gözlerini içten dışa döndürdü ve kafasını kaldırıp etrafına göz attı. Kutsal tapınağı evi olarak görüyordu. Bakışlarını sütunlardan kapılara, kapılardan pencerelere yöneltirken savaşları, yeryüzünün geleceğini düşünüyordu. Yaslandığı sütundan doğruldu ve gerindi. Kemiklerinden çıkan çıtırtılar koridorları doldururken o büyük adımları ile harekete geçmişti bile.
Tempus yavaşça tapınağın bahçelerine ilerliyordu. Aklındaki kötü düşüncelerden arınmak için gerçekten çok iyi bir mekândı orası. İlerlerken düşüncelerini netleştirmeye çalışıyor, arada bir gözlerini sımsıkı kapatıp açıyordu. Yavaş ilerlemesine rağmen uzun bacakları dolayısıyla varmıştı bahçelere. Güzel kokulu çiçeklerin arasında yürürken hiçbirini öldürmemeye dikkat ediyordu. Her canlıya saygısı vardı. İlerlerken etrafında uçuşan kelebekleri zevkle seyretti. Dünyevi varlıkların ne kadar güzel olduğunu unutmuştu tanrılar katındaki soyut hâlindeyken. Yıllar önce ortaya çıkan ''Karanlık'' anlayışı sonucunda efendisi onu daha sonradan aşağı indirmek için yukarılara, eski ruhsal biçimine getirmişti. Bu hâldeyken aşağıları izlemiş, gelişmelerden sonuçlar çıkarmış ve önemli kararlar vermişti. Aldığı kararlar doğrultusunda hareket etmeye, ama asla efendisinin emellerine karşı gelen bir şey yapmayacağı konusunda yemin ettikten sonra somut biçimine geri dönmüş ve bugün, yer yüzüne geri inmişti. Yıllardan beri onu görmeyen Arestefelon Keşişleri ve Bilgeleri onu büyük bir coşku ve sevinçle karşılamışlardı. Bu sıcak karşılamadan memnun kalan sert adam, gülümsemeyi başarmıştı yıllardan beri ilk kez.
Tempus bahçenin içinde gezinmeye devam etti. Bakışlarını gökyüzüne kaldırdı ve sonsuzluğu içine çekti sanki. Ardından büyük bir meşe ağacının altına oturdu ve kafasını yasladı. Rahatla ofladı ve gözlerini kapatıp biraz dinlendi.
* Anlaşmalı değildir, istediğiniz şekilde yazabilirsiniz. Kötüleri terih etmiyorum. Daha sitedeki ilk RP'm. Savaş istemiyorum. ^^